En bakılan konular
En son konular
Similar topics
Arama
Online E-Devlet Hizmetleri
Online E-Devlet HizmetleriTC Kimlik No
Vergi Kimlik No
SSK Hizmet Dökümü
İnternet Vergi Dairesi
Motorlu Taşıtlar Vergisi
Telefon Rehberi
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSS Sonuçları
KPSS Sonuçları
KPDS Sonuçları
LES Sonuçları
TUS Sonuçları
ÜDS Sonuçları
ALS Sonuçları
DGS Sonuçları
Diğer Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Takvimi
E-Devlet Linkleri:
Devletim.com
Online Hizmetler
Milli Eğitim Bakanlığı
Üniversiteler
Sağlık Bakanlığı
Emeklilik Hizmetleri
Hukuk ve Adalet
Emniyet Hizmetleri
Ekonomik ve Mali İşler
İş ve Eleman Arama
Genel Devlet Kurumları
Bakanlıklar
Valilikler
Belediyeler
Kaymakamlıklar
Siyasi Partiler
Silahlı Kuvvetler
Sivil Toplum
Engelli Sayfaları
Elçilik - Konsolosluklar
Avrupa Birliği
K.K.T.C.
Turizm
Tatil ve Gezi Rehberi
Deprem Linkleri
Haber Kaynakları
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
Mirac gecesi
https://uydudreambox.swedishforum.net :: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ :: Dinimiz Islam :: Mübarek gün ve geceler
1 sayfadaki 1 sayfası
Mirac gecesi
Mirac gecesi
Sual: Mirac ne demektir, bu gecenin önemi nedir?
CEVAP
Mirac,
merdiven demektir. Resulullah efendimizin göklere çıkarıldığı,
bilinmeyen yerlere götürüldüğü gecedir. Recebin 27. gecesidir. İsra
suresinin ilk âyet-i kerimesinde, Mirac bildirilmektedir.
Mutezile
fırkası, Resulullah efendimizin bir anda, Cenneti, Cehennemi ve daha
birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, “Miracı kabul etmek,
Allah’a mekan ittihaz etmek olur” diyerek Miracı inkâr etmiştir. Allahü
teâlâ, Hazret-i Musa ile Tur dağında konuşmuştur. Tur dağı Allahü
teâlânın mekanı mıdır? Elbette değildir. Cennete giren müminler de
Allahü teâlâyı görecektir. Cennet de Allahü teâlânın mekanı değildir.
Allahü teâlâ mekandan münezzehtir.
Kavl-ül-fasl kitabında deniyor ki:
İsra
suresinin ilk âyetinde, Allahü teâlâ, kudret ve azametinden nice acayip
işlerden bazılarını göstermek için, Muhammed aleyhisselamı, Mekke'den
Kudüs'e götürdüğünü bildiriyor. İsra kelimesi, rüya için kullanılmaz.
Uyanık iken, gece yürümek manasına kullanılır. (Sana [Miracda] gösterdiğimiz temaşayı insanlar için bir fitne kıldık)
âyetindeki fitne, imtihan demektir. İmtihan ise uyanıkken olur.
Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf
karşılamazdı. Hazret-i Ebu Bekir tasdik edip, yüksek derecelere
kavuşmazdı. Resulullahın, Mekke'den Kudüs'e götürüldüğüne inanmayan
kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan sapık
olur. (Bahr)
Birkaç saniyede Mekke'den Kudüs'e götüren
Allahü teâlâ, neden daha uzaklara götüremesin? Allah’ın kudretinden
ancak kâfirler şüphe eder.
Peygamber efendimiz miracını özetle şöyle anlatıyor:
Verilen Burak’a binip Beyt-ül-Makdis’e
geldim. Onu, önceki Peygamberlerin bağladığı halkaya bağladım, sonra
Mescide girip orada iki rekât namaz kılıp çıktım. Cebrail bir kap şarap,
bir kap da süt getirdi. Ben sütü seçtim. Cebrail, yaratılışa uygun
olanı seçtin, dedi. Sonra bizi birinci semaya çıkardı. Gök
kapısında, sen kimsin diye bir ses geldi. Ben Cebrail’im dedi. Yanındaki
kim dendi. Muhammed aleyhisselam dedi. O, Peygamber olarak gönderildi
mi dendi. Cebrail, evet dedi. Gök kapısı açıldı. Hazret-i Âdem ile karşılaştım. Bana merhaba diyerek hayır dua etti. 2. semaya çıktık. Yine orada da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Burada iki teyze oğlu İsa ve Yahya ile karşılaştım. Onlar da bana, merhaba diyerek dua ettiler. 3. semaya çıktık. Bu kapıda da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Orada Hazret-i Yusuf’u gördüm. O da dua etti. 4. semaya çıktık. Aynı konuşmalar oldu. Kapı açıldı. Hazret-i İdris’i gördüm. O da dua etti. 5. semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti. Kapı açıldı. Hazret-i Harun’u gördüm. O da dua etti. 6. semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar oldu ve kapı açıldı. Hazret-i Musa’yı gördüm. Merhaba diyerek dua etti. 7. semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti ve kapı açıldı. Arkasını Beyt-ül-mamura dayamış Hazret-i İbrahim’i gördüm. O da dua etti. Beyt-ül-Mamur’u gördüm. Sonra Cebrail beni Sidret-ül-Münteha’ya
götürdü. Allah, günde elli vakit namaz farz kıldı. Hazret-i Musa’nın
yanına gelip anlattım. (Rabbinden azaltmasını iste! Ümmetin buna güç
yetiremez. Tecrübem var) dedi. Birkaç defa Rabbimle görüşmeye devam
ettim. Nihayet Rabbim buyurdu ki: (Beş vakit namazı farz kıldım. Her vakit için on sevab vardır. Böylece elli vakit namaz olur.) [Müslim]
Sual: Mirac gecesini nasıl değerlendirmelidir?
CEVAP
Mirac gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirmeli. İki hadis-i şerif meali:
(Mirac gecesinde iyi amel eden için yüz yıllık mükâfat vardır.) [İ.Gazali]
(Recebin 27. günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir.) [İ.Gazali]
Cuma
günü tek olarak oruç tutmak, bazı âlimlere göre mekruhtur. Cumartesi
günü oruç tutmak ise bütün âlimlere göre mekruh olduğu için, bu mübarek
gün cumaya rastladığı zaman, orucu perşembe veya cumartesi ile birlikte
tutmak iyi olur. Cumartesi gününe rastlarsa, Cuma ile cumartesi veya
cumartesi ile Pazar günü beraber tutmak gerekir.
Bu gece kaza
namazı kılmalı, Kur’an-ı kerim okumalı, dua, tevbe etmeli, sadaka
vermeli, müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını ölülere de
göndermelidir!
Her zaman doğru iman sahibi olmaya, farzları yapıp
haramlardan kaçmaya, tevbe edip farz borçlarını ödemeye çalışmalıdır!
Bütün bunları yapmak ise ilimle olur. İlmihal bilgileri en kıymetli
ilimdir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Geceleyin bir müddet ilim ile meşgul olmak, bütün gece sabaha kadar ibadet etmekten daha kıymetlidir.) [Ebu Nuaym]
Mirac aklın bittiği, imanın başladığı yerdir.
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir iş, ne kadar sıkıntı içinde olmuşsa, o kadar uzun ömürlü olur. Peygamber efendimiz, (En çok sıkıntıyı ben çektim) buyuruyor. O halde, hak olan dini de, kıyamete kadar sürecektir.
Âdem aleyhisselam, kupkuru bir dünyaya geldi, yüzyıllarca sıkıntı çekti. Sonra Peygamber efendimizin yüzü suyu hürmetine dua etti. (Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ) duasını devamlı okurdu. Sonra, iki evladından biri kâfir oldu ve Müslüman olanını öldürdü. Bir baba için ne zordur!
Nuh
aleyhisselam 950 yıl uğraştı, inanmadılar, çok eziyet ettiler.
Döverlerdi, her seferinde öldü diye bırakırlardı. Cebrail aleyhisselam
gelir, yaralarını sarardı, tekrar tebliğe başlardı. Sonra Allahü teâlâ
Ona gemi yap emrini verdi.
İbrahim aleyhisselamı Allahü tealanın haliliyken ateşe attılar, oğlunu kesme emri verildi.
Musa
aleyhisselam da çok çekti, doğduğu sene Firavun bütün erkek çocukları
öldürdü. Yıllarca çobanlık yaptı. Dönerlerken, hanımı hamile, zifiri
karanlık, çaresiz... Bir ışık gördü, ışığa gitti. Orada Allahü teâlâ
Onunla konuştu. Bu mirac değildi, mirac yalnız Peygamber efendimize
verildi.
Eyyüb aleyhisselamın kurtlanmadık yeri
kalmamıştı. Eyyüb aleyhisselamın, yaralarının kurtlandığını büyük âlim
Alâaddin-i Attar hazretleri de bildirmektedir. (S. Ebediyye)
Yakup aleyhisselam ağlamaktan gözlerini kaybetti.
Yusuf aleyhisselam; kuyuya, zindana atıldı.
Zekeriya aleyhisselam, ağacın içinde ağaçla birlikte testereyle kesildi.
İsa aleyhisselam, birkaç kişiyi ikna etmek için neler çekti. Öldürmeye çalıştılar.
Bunların hepsi peygamberdi. Neden bu kadar sıkıntı çektiler? Lâ ilâhe illallah dedikleri için...
Peygamber efendimiz, (Benim çektiğimi, hiçbir Peygamber çekmedi) buyuruyor.
Hazret-i Ebu Bekir
de, neler çekti, kaç kere dövdüler! Herkesten önce iman etti, malını ve
canını feda etti. Herkesin yaptığı bütün ibadetlerin sevabları,
katlanarak Hazret-i Ebu Bekir’e, sonra da bir daha katlanarak, Peygamber
efendimize verilmektedir. Hem kâinat, Onun hatırına yaratılmış, hem de,
herkesin sevabları da, Ona verilmektedir.
Hazret-i Ömer, namaz kılarken, Hazret-i Osman, Kur’an-ı kerim okurken şehid edildi.
Hazret-i Ali’nin çektikleri, hele Hazret-i Hüseyin’in başına gelenler...
Neticede,
Peygamber efendimizin vârisleri de, çok çektiler. Ne için? La ilahe
illallah, Muhammedün Resulullah dedikleri için. Dolayısıyla iman,
inanmak çok zor, inandırmak daha zordur. İman, Allahü teâlânın,
kullarına ihsan ettiği, özel nimetidir. İmanı olanlar, sevinçten oynasa,
yeridir...
Allahü teâlâ, dünyayı verdiğine ahireti vermez. Hadis-i kudside, (İki korkuyu bir kalbde cem etmem) buyruluyor. Dünyada Allahü teâlâdan korkanlar ahirette korkmasın, dünyada korkmayanlar ahirette çok korksun.
Peygamber
efendimiz, Ümmihani’ye Mirac’ı söyleyince, (Aman kimseye anlatma, kimse
inanmaz ve inananlar da vazgeçer) dedi. Peygamber efendimiz de, (Anlatmam
lazım, inanmayacak olan sonra da vazgeçer, çürük taşlar üzerine bina
olmaz, ayrılacak olan şimdiden ayrılsın, sağlamları kalsın) buyurdu.
Akıl durdu, zaman durdu, her şey durdu, iman başladı. Peygamber
efendimizin hiç yalan söylemediğini müşrikler de biliyordu. (Cenneti,
Cehennemi gidip gören mi var) diyenler oluyor. Evet, var. Kim var?
Hayatında hiç yalan söylememiş olan Muhammed aleyhisselam var.
Her
mübarek gece, kıymetlidir; fakat Mirac gecesinin ayrı bir hususiyeti
vardır. Izdırap ve sevincin bir arada yaşandığı gecedir. Peygamber
efendimiz, bir ay Taif’te, İslamiyet’i anlattı, hiç kimse inanmadı, alay
ettiler, çocuklara taşlattılar.
Üzüntülü bir şekilde dönerken,
bir bağ kenarında oturup biraz istirahat etti. Addas adındaki, bağın
bekçisi, üzüm getirdi. Peygamber efendimiz, Bismillahirrahmanirrahim
deyince, Addas şaşırdı, bu sözü buralarda hiç duymadım dedi. Peygamber
efendimiz, sen nerelisin diye sorunca Nineveliyim dedi. Kardeşim Yunus’un
ülkesindensin, o da benim gibi peygamberdi buyurdu. Addas, Yunus’u
buralarda kimse bilmez, bu güzel yüzün, bu güzel sözlerin sahibi asla
yalancı olamaz dedi ve iman etti, ben de sizinle gelmek istiyorum dedi.
Peygamber efendimiz, şimdi sen burada kal, yakında ismimi her yerde
işitirsin, o zaman bana gel buyurdu. Bir ay kimse inanmadı, yolda
dönerken bir kişi iman etti.
Gece amcasının kızının evine geldi, (Aç, amcan oğlu Muhammed’im) buyurunca Ümmühani, (Haber verseydiniz yiyecek bir şeyler hazırlardım, yedirecek bir şeyim yok) dedi. Peygamber efendimiz, (Yiyecek içecek gözümde yok, Rabbime ibadet edecek bir yer bana yeter) buyurdu.
Allahü teâlâ Cebrail aleyhisselama, (Habibim bu halde gene bana yalvarıyor, çok üzüldü, onu ben teselli edeceğim, git Habibimi bana getir)
buyurdu. Önce, Mescid-i Aksa’ya geldi, bütün peygamberlere imam oldu.
Sonra göklere çıktı. Allahü teâlâyı bilinemeyen, anlaşılamayan şekilde
gördü, (Ya Rabbi, ümmetim için de bunu isterim) dedi. İşte, beş vakit namaz, bize Mirac olarak verildi.
Mirac’da
ne hikmetler vardır! Namaz kılmayan, Mirac’dan mahrumdur. 1400 yıldır
devam eden, başka bir olay yoktur. İşte Mirac, 1400 yıldır devam ediyor.
Mirac, aklın bittiği, imanın başladığı yerdir. Mirac namazdır. Allahü
teâlâ, namaz gibi bir nimeti insanlara ihsan etti. Namaz, Allah
sevgisini arttırır, duanın kabulüne de sebeptir. Namaz varsa, hayat
vardır. Namaz yoksa insan bir işe yaramaz. Namazdan mahrum olan, her
şeyden mahrumdur.
Gözsüz görmek
Sual: Peygamber
efendimiz Miraca çıkınca, Allahü teâlâyı gözsüz gördüğü, dil yani ses
olmadan konuştuğu, kulaksız işittiği bildiriliyor. Gözsüz görmek, dil
olmadan konuşmak ve kulaksız işitmek nasıl mümkün oluyor?
CEVAP
Allahü
teâlâ için imkânsız diye bir şey yoktur. Ana babasız çocuk olmaz, ama
Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı ana babasız yarattı. İsa aleyhisselamı
babasız yarattı. Nasıl yarattı diye sorulmaz. Her şeye kadir olan Allahü
teâlâ için, böyle sual sormak uygun olmaz.
İnsan,
rüya görür. Rüyasında gözü kapalı olduğu halde, çok şeyler görür, dili
hareket etmediği halde rüyasında insanlarla konuşur. Yatakta yattığı
halde bir yerlere gider gelir. Yanında yatan kimse, bir şey duymadığı
halde o rüyada söylenilenleri duyar. Demek ki, gözsüz görülüyor,
kulaksız işitiliyor, dilsiz konuşuluyor, ayaksız yürünüyor. Bu örnek
size yetebilir.
Ezel ve ebed
Sual: Peygamber efendimiz, Miraca gidince, Cennet ve Cehennemdekileri gördü. Hâlbuki daha kıyamet kopmadı. Bunları nasıl gördü?
CEVAP
Bu konuda İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah,
Mirac gecesinde zaman ve mekân dairesinden çıktı. Ezel ile ebedi, “bir
an” olarak buldu. Başlangıcı ve sonu bir noktada birleşmiş gördü.
Cennete gidecekleri Cennette gördü.
Sual: Mirac ne demektir, bu gecenin önemi nedir?
CEVAP
Mirac,
merdiven demektir. Resulullah efendimizin göklere çıkarıldığı,
bilinmeyen yerlere götürüldüğü gecedir. Recebin 27. gecesidir. İsra
suresinin ilk âyet-i kerimesinde, Mirac bildirilmektedir.
Mutezile
fırkası, Resulullah efendimizin bir anda, Cenneti, Cehennemi ve daha
birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, “Miracı kabul etmek,
Allah’a mekan ittihaz etmek olur” diyerek Miracı inkâr etmiştir. Allahü
teâlâ, Hazret-i Musa ile Tur dağında konuşmuştur. Tur dağı Allahü
teâlânın mekanı mıdır? Elbette değildir. Cennete giren müminler de
Allahü teâlâyı görecektir. Cennet de Allahü teâlânın mekanı değildir.
Allahü teâlâ mekandan münezzehtir.
Kavl-ül-fasl kitabında deniyor ki:
İsra
suresinin ilk âyetinde, Allahü teâlâ, kudret ve azametinden nice acayip
işlerden bazılarını göstermek için, Muhammed aleyhisselamı, Mekke'den
Kudüs'e götürdüğünü bildiriyor. İsra kelimesi, rüya için kullanılmaz.
Uyanık iken, gece yürümek manasına kullanılır. (Sana [Miracda] gösterdiğimiz temaşayı insanlar için bir fitne kıldık)
âyetindeki fitne, imtihan demektir. İmtihan ise uyanıkken olur.
Peygamber efendimizin anlattığı rüya olsaydı, hiç kimse tuhaf
karşılamazdı. Hazret-i Ebu Bekir tasdik edip, yüksek derecelere
kavuşmazdı. Resulullahın, Mekke'den Kudüs'e götürüldüğüne inanmayan
kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan sapık
olur. (Bahr)
Birkaç saniyede Mekke'den Kudüs'e götüren
Allahü teâlâ, neden daha uzaklara götüremesin? Allah’ın kudretinden
ancak kâfirler şüphe eder.
Peygamber efendimiz miracını özetle şöyle anlatıyor:
Verilen Burak’a binip Beyt-ül-Makdis’e
geldim. Onu, önceki Peygamberlerin bağladığı halkaya bağladım, sonra
Mescide girip orada iki rekât namaz kılıp çıktım. Cebrail bir kap şarap,
bir kap da süt getirdi. Ben sütü seçtim. Cebrail, yaratılışa uygun
olanı seçtin, dedi. Sonra bizi birinci semaya çıkardı. Gök
kapısında, sen kimsin diye bir ses geldi. Ben Cebrail’im dedi. Yanındaki
kim dendi. Muhammed aleyhisselam dedi. O, Peygamber olarak gönderildi
mi dendi. Cebrail, evet dedi. Gök kapısı açıldı. Hazret-i Âdem ile karşılaştım. Bana merhaba diyerek hayır dua etti. 2. semaya çıktık. Yine orada da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Burada iki teyze oğlu İsa ve Yahya ile karşılaştım. Onlar da bana, merhaba diyerek dua ettiler. 3. semaya çıktık. Bu kapıda da aynı konuşmalar geçti. Göğün kapısı açıldı. Orada Hazret-i Yusuf’u gördüm. O da dua etti. 4. semaya çıktık. Aynı konuşmalar oldu. Kapı açıldı. Hazret-i İdris’i gördüm. O da dua etti. 5. semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti. Kapı açıldı. Hazret-i Harun’u gördüm. O da dua etti. 6. semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar oldu ve kapı açıldı. Hazret-i Musa’yı gördüm. Merhaba diyerek dua etti. 7. semaya çıktık. Yine aynı konuşmalar geçti ve kapı açıldı. Arkasını Beyt-ül-mamura dayamış Hazret-i İbrahim’i gördüm. O da dua etti. Beyt-ül-Mamur’u gördüm. Sonra Cebrail beni Sidret-ül-Münteha’ya
götürdü. Allah, günde elli vakit namaz farz kıldı. Hazret-i Musa’nın
yanına gelip anlattım. (Rabbinden azaltmasını iste! Ümmetin buna güç
yetiremez. Tecrübem var) dedi. Birkaç defa Rabbimle görüşmeye devam
ettim. Nihayet Rabbim buyurdu ki: (Beş vakit namazı farz kıldım. Her vakit için on sevab vardır. Böylece elli vakit namaz olur.) [Müslim]
Sual: Mirac gecesini nasıl değerlendirmelidir?
CEVAP
Mirac gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirmeli. İki hadis-i şerif meali:
(Mirac gecesinde iyi amel eden için yüz yıllık mükâfat vardır.) [İ.Gazali]
(Recebin 27. günü oruç tutana, 60 yıllık oruç sevabı verilir.) [İ.Gazali]
Cuma
günü tek olarak oruç tutmak, bazı âlimlere göre mekruhtur. Cumartesi
günü oruç tutmak ise bütün âlimlere göre mekruh olduğu için, bu mübarek
gün cumaya rastladığı zaman, orucu perşembe veya cumartesi ile birlikte
tutmak iyi olur. Cumartesi gününe rastlarsa, Cuma ile cumartesi veya
cumartesi ile Pazar günü beraber tutmak gerekir.
Bu gece kaza
namazı kılmalı, Kur’an-ı kerim okumalı, dua, tevbe etmeli, sadaka
vermeli, müslümanları sevindirmeli, bunların sevaplarını ölülere de
göndermelidir!
Her zaman doğru iman sahibi olmaya, farzları yapıp
haramlardan kaçmaya, tevbe edip farz borçlarını ödemeye çalışmalıdır!
Bütün bunları yapmak ise ilimle olur. İlmihal bilgileri en kıymetli
ilimdir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Geceleyin bir müddet ilim ile meşgul olmak, bütün gece sabaha kadar ibadet etmekten daha kıymetlidir.) [Ebu Nuaym]
Mirac aklın bittiği, imanın başladığı yerdir.
Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bir iş, ne kadar sıkıntı içinde olmuşsa, o kadar uzun ömürlü olur. Peygamber efendimiz, (En çok sıkıntıyı ben çektim) buyuruyor. O halde, hak olan dini de, kıyamete kadar sürecektir.
Âdem aleyhisselam, kupkuru bir dünyaya geldi, yüzyıllarca sıkıntı çekti. Sonra Peygamber efendimizin yüzü suyu hürmetine dua etti. (Rabbenâ zalemnâ enfüsenâ) duasını devamlı okurdu. Sonra, iki evladından biri kâfir oldu ve Müslüman olanını öldürdü. Bir baba için ne zordur!
Nuh
aleyhisselam 950 yıl uğraştı, inanmadılar, çok eziyet ettiler.
Döverlerdi, her seferinde öldü diye bırakırlardı. Cebrail aleyhisselam
gelir, yaralarını sarardı, tekrar tebliğe başlardı. Sonra Allahü teâlâ
Ona gemi yap emrini verdi.
İbrahim aleyhisselamı Allahü tealanın haliliyken ateşe attılar, oğlunu kesme emri verildi.
Musa
aleyhisselam da çok çekti, doğduğu sene Firavun bütün erkek çocukları
öldürdü. Yıllarca çobanlık yaptı. Dönerlerken, hanımı hamile, zifiri
karanlık, çaresiz... Bir ışık gördü, ışığa gitti. Orada Allahü teâlâ
Onunla konuştu. Bu mirac değildi, mirac yalnız Peygamber efendimize
verildi.
Eyyüb aleyhisselamın kurtlanmadık yeri
kalmamıştı. Eyyüb aleyhisselamın, yaralarının kurtlandığını büyük âlim
Alâaddin-i Attar hazretleri de bildirmektedir. (S. Ebediyye)
Yakup aleyhisselam ağlamaktan gözlerini kaybetti.
Yusuf aleyhisselam; kuyuya, zindana atıldı.
Zekeriya aleyhisselam, ağacın içinde ağaçla birlikte testereyle kesildi.
İsa aleyhisselam, birkaç kişiyi ikna etmek için neler çekti. Öldürmeye çalıştılar.
Bunların hepsi peygamberdi. Neden bu kadar sıkıntı çektiler? Lâ ilâhe illallah dedikleri için...
Peygamber efendimiz, (Benim çektiğimi, hiçbir Peygamber çekmedi) buyuruyor.
Hazret-i Ebu Bekir
de, neler çekti, kaç kere dövdüler! Herkesten önce iman etti, malını ve
canını feda etti. Herkesin yaptığı bütün ibadetlerin sevabları,
katlanarak Hazret-i Ebu Bekir’e, sonra da bir daha katlanarak, Peygamber
efendimize verilmektedir. Hem kâinat, Onun hatırına yaratılmış, hem de,
herkesin sevabları da, Ona verilmektedir.
Hazret-i Ömer, namaz kılarken, Hazret-i Osman, Kur’an-ı kerim okurken şehid edildi.
Hazret-i Ali’nin çektikleri, hele Hazret-i Hüseyin’in başına gelenler...
Neticede,
Peygamber efendimizin vârisleri de, çok çektiler. Ne için? La ilahe
illallah, Muhammedün Resulullah dedikleri için. Dolayısıyla iman,
inanmak çok zor, inandırmak daha zordur. İman, Allahü teâlânın,
kullarına ihsan ettiği, özel nimetidir. İmanı olanlar, sevinçten oynasa,
yeridir...
Allahü teâlâ, dünyayı verdiğine ahireti vermez. Hadis-i kudside, (İki korkuyu bir kalbde cem etmem) buyruluyor. Dünyada Allahü teâlâdan korkanlar ahirette korkmasın, dünyada korkmayanlar ahirette çok korksun.
Peygamber
efendimiz, Ümmihani’ye Mirac’ı söyleyince, (Aman kimseye anlatma, kimse
inanmaz ve inananlar da vazgeçer) dedi. Peygamber efendimiz de, (Anlatmam
lazım, inanmayacak olan sonra da vazgeçer, çürük taşlar üzerine bina
olmaz, ayrılacak olan şimdiden ayrılsın, sağlamları kalsın) buyurdu.
Akıl durdu, zaman durdu, her şey durdu, iman başladı. Peygamber
efendimizin hiç yalan söylemediğini müşrikler de biliyordu. (Cenneti,
Cehennemi gidip gören mi var) diyenler oluyor. Evet, var. Kim var?
Hayatında hiç yalan söylememiş olan Muhammed aleyhisselam var.
Her
mübarek gece, kıymetlidir; fakat Mirac gecesinin ayrı bir hususiyeti
vardır. Izdırap ve sevincin bir arada yaşandığı gecedir. Peygamber
efendimiz, bir ay Taif’te, İslamiyet’i anlattı, hiç kimse inanmadı, alay
ettiler, çocuklara taşlattılar.
Üzüntülü bir şekilde dönerken,
bir bağ kenarında oturup biraz istirahat etti. Addas adındaki, bağın
bekçisi, üzüm getirdi. Peygamber efendimiz, Bismillahirrahmanirrahim
deyince, Addas şaşırdı, bu sözü buralarda hiç duymadım dedi. Peygamber
efendimiz, sen nerelisin diye sorunca Nineveliyim dedi. Kardeşim Yunus’un
ülkesindensin, o da benim gibi peygamberdi buyurdu. Addas, Yunus’u
buralarda kimse bilmez, bu güzel yüzün, bu güzel sözlerin sahibi asla
yalancı olamaz dedi ve iman etti, ben de sizinle gelmek istiyorum dedi.
Peygamber efendimiz, şimdi sen burada kal, yakında ismimi her yerde
işitirsin, o zaman bana gel buyurdu. Bir ay kimse inanmadı, yolda
dönerken bir kişi iman etti.
Gece amcasının kızının evine geldi, (Aç, amcan oğlu Muhammed’im) buyurunca Ümmühani, (Haber verseydiniz yiyecek bir şeyler hazırlardım, yedirecek bir şeyim yok) dedi. Peygamber efendimiz, (Yiyecek içecek gözümde yok, Rabbime ibadet edecek bir yer bana yeter) buyurdu.
Allahü teâlâ Cebrail aleyhisselama, (Habibim bu halde gene bana yalvarıyor, çok üzüldü, onu ben teselli edeceğim, git Habibimi bana getir)
buyurdu. Önce, Mescid-i Aksa’ya geldi, bütün peygamberlere imam oldu.
Sonra göklere çıktı. Allahü teâlâyı bilinemeyen, anlaşılamayan şekilde
gördü, (Ya Rabbi, ümmetim için de bunu isterim) dedi. İşte, beş vakit namaz, bize Mirac olarak verildi.
Mirac’da
ne hikmetler vardır! Namaz kılmayan, Mirac’dan mahrumdur. 1400 yıldır
devam eden, başka bir olay yoktur. İşte Mirac, 1400 yıldır devam ediyor.
Mirac, aklın bittiği, imanın başladığı yerdir. Mirac namazdır. Allahü
teâlâ, namaz gibi bir nimeti insanlara ihsan etti. Namaz, Allah
sevgisini arttırır, duanın kabulüne de sebeptir. Namaz varsa, hayat
vardır. Namaz yoksa insan bir işe yaramaz. Namazdan mahrum olan, her
şeyden mahrumdur.
Gözsüz görmek
Sual: Peygamber
efendimiz Miraca çıkınca, Allahü teâlâyı gözsüz gördüğü, dil yani ses
olmadan konuştuğu, kulaksız işittiği bildiriliyor. Gözsüz görmek, dil
olmadan konuşmak ve kulaksız işitmek nasıl mümkün oluyor?
CEVAP
Allahü
teâlâ için imkânsız diye bir şey yoktur. Ana babasız çocuk olmaz, ama
Allahü teâlâ, Âdem aleyhisselamı ana babasız yarattı. İsa aleyhisselamı
babasız yarattı. Nasıl yarattı diye sorulmaz. Her şeye kadir olan Allahü
teâlâ için, böyle sual sormak uygun olmaz.
İnsan,
rüya görür. Rüyasında gözü kapalı olduğu halde, çok şeyler görür, dili
hareket etmediği halde rüyasında insanlarla konuşur. Yatakta yattığı
halde bir yerlere gider gelir. Yanında yatan kimse, bir şey duymadığı
halde o rüyada söylenilenleri duyar. Demek ki, gözsüz görülüyor,
kulaksız işitiliyor, dilsiz konuşuluyor, ayaksız yürünüyor. Bu örnek
size yetebilir.
Ezel ve ebed
Sual: Peygamber efendimiz, Miraca gidince, Cennet ve Cehennemdekileri gördü. Hâlbuki daha kıyamet kopmadı. Bunları nasıl gördü?
CEVAP
Bu konuda İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah,
Mirac gecesinde zaman ve mekân dairesinden çıktı. Ezel ile ebedi, “bir
an” olarak buldu. Başlangıcı ve sonu bir noktada birleşmiş gördü.
Cennete gidecekleri Cennette gördü.
https://uydudreambox.swedishforum.net :: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ :: Dinimiz Islam :: Mübarek gün ve geceler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ekim 06, 2019 11:10 am tarafından turk9999
» DreamBox Kullanıcılarına özel FLASHWIZARD 7.02 Türkçe
C.tesi Eyl. 17, 2016 8:48 am tarafından turnurbil
» E2 Setting 7,13,19,42
Paz Kas. 01, 2015 10:04 am tarafından codegen
» Redline Aradiginiz hersey tek link Her zaman guncel Arkadaslar
C.tesi Eyl. 26, 2015 5:57 am tarafından UCANKUS004
» Çökmüş Dreambox DM 500S Kurtarma
Salı Eyl. 22, 2015 12:43 pm tarafından yavoth
» DM800HD Clone Patched Images (Sim 2.01 SSL#84D OE2.0)
Perş. Tem. 02, 2015 2:38 pm tarafından Admin
» All Files in Our Enigma2 Addons
Çarş. Tem. 01, 2015 10:55 pm tarafından ttys
» E2 - Dreamboxedit_setup 5.1.1.1 ile İP TV eklemek
Paz Mart 22, 2015 1:48 am tarafından AHMCEL
» Ace Stream Media 3.0.3 programı ve paylaşım bölümü
Perş. Mart 05, 2015 1:59 pm tarafından Admin