En bakılan konular
En son konular
Similar topics
Arama
Online E-Devlet Hizmetleri
Online E-Devlet HizmetleriTC Kimlik No
Vergi Kimlik No
SSK Hizmet Dökümü
İnternet Vergi Dairesi
Motorlu Taşıtlar Vergisi
Telefon Rehberi
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSS Sonuçları
KPSS Sonuçları
KPDS Sonuçları
LES Sonuçları
TUS Sonuçları
ÜDS Sonuçları
ALS Sonuçları
DGS Sonuçları
Diğer Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Takvimi
E-Devlet Linkleri:
Devletim.com
Online Hizmetler
Milli Eğitim Bakanlığı
Üniversiteler
Sağlık Bakanlığı
Emeklilik Hizmetleri
Hukuk ve Adalet
Emniyet Hizmetleri
Ekonomik ve Mali İşler
İş ve Eleman Arama
Genel Devlet Kurumları
Bakanlıklar
Valilikler
Belediyeler
Kaymakamlıklar
Siyasi Partiler
Silahlı Kuvvetler
Sivil Toplum
Engelli Sayfaları
Elçilik - Konsolosluklar
Avrupa Birliği
K.K.T.C.
Turizm
Tatil ve Gezi Rehberi
Deprem Linkleri
Haber Kaynakları
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
PEYGAMBERİMİZİN KABİLELERİ DİNE DAVETİ VE AKABE BEYATI
1 sayfadaki 1 sayfası
PEYGAMBERİMİZİN KABİLELERİ DİNE DAVETİ VE AKABE BEYATI
PEYGAMBERİMİZİN KABİLELERİ DİNE DAVETİ VE AKABE BEYATI
Mekke'deki müşrikler, Ebû Talib'in öğütlerini dinlemediler. Onun
ölümünden sonra Hazret-i Peygambere daha ziyade düşmanlık ettiler.
Eziyet etmeğe kalkıştılar. Peygamber Efendimiz de azadlısı olan Zeyd'le
beraber Mekke'den çıkıp Taife gitti. Önce civarında bulunan "Bakr ibni
Vail" kabilesi ile "Kahtan" kabilelerinden birini dine davet etti; fakat
bunlar daveti kabul etmediler. Sonra Taife vardılar. Orada "Benî Sakıf'
kabilesini dine çağırdı; onlar da kabul etmediler, uygunsuz sözler
söylediler. Hazret-i Peygamber Mekke'ye döndü, Mekke'ye bir konaklık
mesafede bulunan "Batni Nahle" vadisine gelince, bir gece orada kalıp
ibadetle meşgul oldu. "Errahman" sûresini okurken cinlerden bir bölük
gelip okunan âyetleri dinlediler ve Peygamber Efendimize iman ettiler.
Duyduklarını gidip diğer cinlere de anlattılar. Bu bir gerçektir. Bunu
Kur'ân-ı Kerîm bildirmektedir.
Peygamber Efendimiz yalnız insanlara değil, cinlere de peygamber
gönderilmiş bulunmaktadır. Bunun içindir ki, kendisine Resulü's Sakaleyn
(insanların ve cinlerin peygamberi) denilmiştir. Meleklere de peygamber
olarak gönderilmiş bulunduğunu söyleyenler vardır. Gerçek şu ki, onun
varlığı bütün âlemler ve yaratıklar için Allah tarafından bir rahmet
olmuştur.
Peygamber Efendimiz Taif'den Mekke'ye dönünce, yine her türlü eziyetlere
katlanarak halkı İslâm dinine çağırmaya devam etti. Her sene hac
mevsiminde civardan Mekke'ye gelen ve "Suk-ı Ukaz" denilen panayırda
toplanan kabilelerle görüşüp onları İslâm dinine çağırıyordu. Bunlardan
bir kısmı daveti kabul ederek müslüman olmuş ve böylece İslâmiyet
yavaşça Arab yarımadasına yayılmaya başlamıştı. Mekke müşrikleri de, bu
yayılmanın önüne geçmek istiyorlardı. Peygamberimize iftira ediyor, ona
şair, kâhin, mecnun, sahir demek küstahlığında bulunuyorlardı.
Ne garipdir ki, içlerinde "Velid ibni Muğire" gibi cin fikirli adamlar, Hazret-i peygamber için şöyle diyorlardı:
"Biz Muhammed'e (sallallahu aleyhi ve sellem) nasıl kâhin diyebiliriz
ki, onun sözleri asla kâhinin sözlerine benzemiyor. Biz ona nasıl mecnun
diyelim ki, onda asla cinnet alâmeti yoktur. Biz ona şair de diyemeyiz;
çünkü biz şiirin bütün kısımlarını biliriz. Onun sözleri bunlardan hiç
birine benzemiyor. Ona büyücü veya sihirbaz da diyemeyiz; çünkü o ne
okuyup üflüyor, ne düğüm bağlıyor. Onun neresi sihirbaza benziyor?
Doğrusu bu dediklerimizin hiç biri ona yakışmıyor."
Birtakım hayırsız kimseler, peygamberde görülen İlâhi nuları ve olgunluk
hallerini anlayamayıp ondan yararlanamadıkları gibi, başkalarının da
yararlanmasına engel oluyorlardı. Fakat zavallılar bilmiyorlar ki, Yüce
Allah'ın güneşini hiç kimse perdeleyemez. Allah'ın nurunu kimse
söndüremez. Böyle tehlikeli hareketlerde bulunanlar ve kötü kuruntu
taşıyanlar yıkılıp giderler. Allah'ın nuru yine anlayış sahibi
mü'minlerin gönlünü aydınlatmaya devam edip gider. Dünya tarihi buna
şahiddir.
Peygamberliğin on birinci yılı idi. Peygamber Efendimiz yine hac
mevsiminde kabileleri dine davet ediyordu. Medine halkından ve Hazreç
kabilesinden bir topluluğa "Akabe" denilen tepede rasgeldi. Kendilerine
İslâm dinini anlattı. Kalbleri duygulandıran ve aklı düşünmeye götüren
Kur'ân-ı Kerîm âyetlerinden bir mikdar okudu. O muhterem topluluk da,
İslâmiyetin ne yüksek bir din olduğunu anlayarak Allah'ın peygamberini
doğruladılar ve iman ettiler. Bir yıl sonra bunlardan beş kişi ile yine
Medine halkından diğer yedi kişi gelip "Akabe" isimli yerde Hazret-i
Peygamberle görüştüler. "Bundan sonra Yüce Allah'a ortak
koşmayacaklarına, hırsızlık ve zina etmeyeceklerine, hiç kimseye
iftirada bulunmayacaklarına, kız çocuklarını öldürmeyeceklerine" dair
Hazret-i Peygambere söz verdi, and içtiler. İşte bu şekilde yapılan
sözleşme'ye (and'a), "Birinci Akabe Bey'atı" denir.
Birinci Akabe Bey'atını yapan ashab-ı kiram Medine'ye döndüler, orada
İslâmiyeti yaymaya başladılar. Peygamberliğin on üçüncü yılında,
Medine'deki Evs ve Hazreç kabilelerinden yetmiş üç erkek ile iki hanım
yeniden geldiler. Ebu Eyyüb El-Ensarî de bunların arasında idi.
Peygamber Efendimizle Akabe denilen yerde buluştular ve İslâmiyeti kabul
ettiler. Ayrıca Peygamber Efendimizi Medine'ye davet ettiler. Medine'ye
şeref verdikleri zaman da kendisini canları gibi koruyacaklarını ve
emirlerine uyacaklarını, müslümanların fakirlerine ve zayıflarına yardım
edeceklerine yemin ederek kabullendiler ve buna söz verdi, and içtiler.
İşte bununla "İkinci Akabe Bey'atı" meydana gelmiştir.
Mekke'deki müşrikler, Ebû Talib'in öğütlerini dinlemediler. Onun
ölümünden sonra Hazret-i Peygambere daha ziyade düşmanlık ettiler.
Eziyet etmeğe kalkıştılar. Peygamber Efendimiz de azadlısı olan Zeyd'le
beraber Mekke'den çıkıp Taife gitti. Önce civarında bulunan "Bakr ibni
Vail" kabilesi ile "Kahtan" kabilelerinden birini dine davet etti; fakat
bunlar daveti kabul etmediler. Sonra Taife vardılar. Orada "Benî Sakıf'
kabilesini dine çağırdı; onlar da kabul etmediler, uygunsuz sözler
söylediler. Hazret-i Peygamber Mekke'ye döndü, Mekke'ye bir konaklık
mesafede bulunan "Batni Nahle" vadisine gelince, bir gece orada kalıp
ibadetle meşgul oldu. "Errahman" sûresini okurken cinlerden bir bölük
gelip okunan âyetleri dinlediler ve Peygamber Efendimize iman ettiler.
Duyduklarını gidip diğer cinlere de anlattılar. Bu bir gerçektir. Bunu
Kur'ân-ı Kerîm bildirmektedir.
Peygamber Efendimiz yalnız insanlara değil, cinlere de peygamber
gönderilmiş bulunmaktadır. Bunun içindir ki, kendisine Resulü's Sakaleyn
(insanların ve cinlerin peygamberi) denilmiştir. Meleklere de peygamber
olarak gönderilmiş bulunduğunu söyleyenler vardır. Gerçek şu ki, onun
varlığı bütün âlemler ve yaratıklar için Allah tarafından bir rahmet
olmuştur.
Peygamber Efendimiz Taif'den Mekke'ye dönünce, yine her türlü eziyetlere
katlanarak halkı İslâm dinine çağırmaya devam etti. Her sene hac
mevsiminde civardan Mekke'ye gelen ve "Suk-ı Ukaz" denilen panayırda
toplanan kabilelerle görüşüp onları İslâm dinine çağırıyordu. Bunlardan
bir kısmı daveti kabul ederek müslüman olmuş ve böylece İslâmiyet
yavaşça Arab yarımadasına yayılmaya başlamıştı. Mekke müşrikleri de, bu
yayılmanın önüne geçmek istiyorlardı. Peygamberimize iftira ediyor, ona
şair, kâhin, mecnun, sahir demek küstahlığında bulunuyorlardı.
Ne garipdir ki, içlerinde "Velid ibni Muğire" gibi cin fikirli adamlar, Hazret-i peygamber için şöyle diyorlardı:
"Biz Muhammed'e (sallallahu aleyhi ve sellem) nasıl kâhin diyebiliriz
ki, onun sözleri asla kâhinin sözlerine benzemiyor. Biz ona nasıl mecnun
diyelim ki, onda asla cinnet alâmeti yoktur. Biz ona şair de diyemeyiz;
çünkü biz şiirin bütün kısımlarını biliriz. Onun sözleri bunlardan hiç
birine benzemiyor. Ona büyücü veya sihirbaz da diyemeyiz; çünkü o ne
okuyup üflüyor, ne düğüm bağlıyor. Onun neresi sihirbaza benziyor?
Doğrusu bu dediklerimizin hiç biri ona yakışmıyor."
Birtakım hayırsız kimseler, peygamberde görülen İlâhi nuları ve olgunluk
hallerini anlayamayıp ondan yararlanamadıkları gibi, başkalarının da
yararlanmasına engel oluyorlardı. Fakat zavallılar bilmiyorlar ki, Yüce
Allah'ın güneşini hiç kimse perdeleyemez. Allah'ın nurunu kimse
söndüremez. Böyle tehlikeli hareketlerde bulunanlar ve kötü kuruntu
taşıyanlar yıkılıp giderler. Allah'ın nuru yine anlayış sahibi
mü'minlerin gönlünü aydınlatmaya devam edip gider. Dünya tarihi buna
şahiddir.
Peygamberliğin on birinci yılı idi. Peygamber Efendimiz yine hac
mevsiminde kabileleri dine davet ediyordu. Medine halkından ve Hazreç
kabilesinden bir topluluğa "Akabe" denilen tepede rasgeldi. Kendilerine
İslâm dinini anlattı. Kalbleri duygulandıran ve aklı düşünmeye götüren
Kur'ân-ı Kerîm âyetlerinden bir mikdar okudu. O muhterem topluluk da,
İslâmiyetin ne yüksek bir din olduğunu anlayarak Allah'ın peygamberini
doğruladılar ve iman ettiler. Bir yıl sonra bunlardan beş kişi ile yine
Medine halkından diğer yedi kişi gelip "Akabe" isimli yerde Hazret-i
Peygamberle görüştüler. "Bundan sonra Yüce Allah'a ortak
koşmayacaklarına, hırsızlık ve zina etmeyeceklerine, hiç kimseye
iftirada bulunmayacaklarına, kız çocuklarını öldürmeyeceklerine" dair
Hazret-i Peygambere söz verdi, and içtiler. İşte bu şekilde yapılan
sözleşme'ye (and'a), "Birinci Akabe Bey'atı" denir.
Birinci Akabe Bey'atını yapan ashab-ı kiram Medine'ye döndüler, orada
İslâmiyeti yaymaya başladılar. Peygamberliğin on üçüncü yılında,
Medine'deki Evs ve Hazreç kabilelerinden yetmiş üç erkek ile iki hanım
yeniden geldiler. Ebu Eyyüb El-Ensarî de bunların arasında idi.
Peygamber Efendimizle Akabe denilen yerde buluştular ve İslâmiyeti kabul
ettiler. Ayrıca Peygamber Efendimizi Medine'ye davet ettiler. Medine'ye
şeref verdikleri zaman da kendisini canları gibi koruyacaklarını ve
emirlerine uyacaklarını, müslümanların fakirlerine ve zayıflarına yardım
edeceklerine yemin ederek kabullendiler ve buna söz verdi, and içtiler.
İşte bununla "İkinci Akabe Bey'atı" meydana gelmiştir.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ekim 06, 2019 11:10 am tarafından turk9999
» DreamBox Kullanıcılarına özel FLASHWIZARD 7.02 Türkçe
C.tesi Eyl. 17, 2016 8:48 am tarafından turnurbil
» E2 Setting 7,13,19,42
Paz Kas. 01, 2015 10:04 am tarafından codegen
» Redline Aradiginiz hersey tek link Her zaman guncel Arkadaslar
C.tesi Eyl. 26, 2015 5:57 am tarafından UCANKUS004
» Çökmüş Dreambox DM 500S Kurtarma
Salı Eyl. 22, 2015 12:43 pm tarafından yavoth
» DM800HD Clone Patched Images (Sim 2.01 SSL#84D OE2.0)
Perş. Tem. 02, 2015 2:38 pm tarafından Admin
» All Files in Our Enigma2 Addons
Çarş. Tem. 01, 2015 10:55 pm tarafından ttys
» E2 - Dreamboxedit_setup 5.1.1.1 ile İP TV eklemek
Paz Mart 22, 2015 1:48 am tarafından AHMCEL
» Ace Stream Media 3.0.3 programı ve paylaşım bölümü
Perş. Mart 05, 2015 1:59 pm tarafından Admin