En bakılan konular
En son konular
Arama
Online E-Devlet Hizmetleri
Online E-Devlet HizmetleriTC Kimlik No
Vergi Kimlik No
SSK Hizmet Dökümü
İnternet Vergi Dairesi
Motorlu Taşıtlar Vergisi
Telefon Rehberi
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Sonuçları
ÖSS Sonuçları
KPSS Sonuçları
KPDS Sonuçları
LES Sonuçları
TUS Sonuçları
ÜDS Sonuçları
ALS Sonuçları
DGS Sonuçları
Diğer Sınav Sonuçları
ÖSYM Sınav Takvimi
E-Devlet Linkleri:
Devletim.com
Online Hizmetler
Milli Eğitim Bakanlığı
Üniversiteler
Sağlık Bakanlığı
Emeklilik Hizmetleri
Hukuk ve Adalet
Emniyet Hizmetleri
Ekonomik ve Mali İşler
İş ve Eleman Arama
Genel Devlet Kurumları
Bakanlıklar
Valilikler
Belediyeler
Kaymakamlıklar
Siyasi Partiler
Silahlı Kuvvetler
Sivil Toplum
Engelli Sayfaları
Elçilik - Konsolosluklar
Avrupa Birliği
K.K.T.C.
Turizm
Tatil ve Gezi Rehberi
Deprem Linkleri
Haber Kaynakları
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
İnanmak ihtiyaç mı?
https://uydudreambox.swedishforum.net :: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ :: Dinimiz Islam :: Doğru iman bilgileri
1 sayfadaki 1 sayfası
İnanmak ihtiyaç mı?
İnanmak ihtiyaç mı?
Sual: İnsanlar niçin Allah’a inanmak ihtiyacı duyarlar?
CEVAP
Bazı
felsefeciler (İnsanda tapma ihtiyacı vardır. Bunun için de, ateşe,
güneşe, puta tapanlar olmuştur) diyorlar. İşin aslı ise şöyle:
Allahü
teâlâ, insana, iyiyi kötüden, hakkı bâtıldan ayırması için akıl
vermiştir. Akıl, bir şeyin kendiliğinden olduğunu kabul etmez. Her şeyi
bir sebebe bağlar. İnsanın ve insandaki organların ve tabiattaki düzenin
yerli yerince yaratılmasını tesadüf olarak kabul edemez. Bunun gibi
tabiatta bulunan canlı cansız her şeyin, bir yaratıcı tarafından
yaratıldığını ister istemez kabul eder.
İnsanın kendi başına
Allah’ı tanıması zor, hatta imkânsızdır. Tarih boyunca, Allahü teâlânın
gönderdiği bir rehber olmadan, insan; kendisini yaratan büyük kudret
sahibinin var olduğunu, aklı ile anladı. Fakat Ona giden yolu bulamadı.
İnsanlar,
yaratıcıyı önce etraflarında aradı. Kendilerine en büyük faydası olan
güneşi, yaratıcı sanıp, ona tapmaya başladılar. Sonra büyük tabiat
güçlerini, fırtınayı, ateşi, kabaran denizi, yanardağları ve
benzerlerini gördükçe, bunları yaratıcının yardımcıları zannettiler.
Herbiri için bir suret, alamet yapmaya kalktılar. Bundan da putlar
doğdu. Böylece, çeşitli putlar çıktı. Bunların gazabından korktular ve
onlara kurbanlar kestiler. Hatta, insanları bile bu putlara kurban
ettiler. Her yeni olay karşısında, putların miktarı da arttı.
İslamiyet’in başında Kâbe’de 360 put vardı.
Kısacası insan; Bir,
ezeli ve ebedi olan Allahü teâlâyı kendi başına bir türlü tanıyamadı.
Bugün bile güneşe ve ateşe tapanlar vardır. Bunlara şaşmamalı! Çünkü
rehbersiz karanlıkta doğru yol bulunamaz.
Kur’an-ı kerimde, (Biz, peygamber göndermeden önce azap yapıcı değiliz) buyuruldu.(İsra 15)
Allahü
teâlâ; kullarına verdiği akıl ve düşünme kuvvetinin nasıl
kullanılacağını onlara öğretmek, kendi birliğini onlara tanıtmak ve iyi
işleri kötü, zararlı işlerden ayırmak için, dünyaya peygamberler
gönderdi. Peygamberler en büyük rehberlerdir. Ruh-ul beyan’da, Zümer suresinin, (Allah’tan başkasını dost edinenler, “Biz bunlara bizi Allah’a yaklaştırmaları için, bize şefaat etmeleri için tapınıyoruz” derler) mealindeki 3. âyetinin tefsirinde deniyor ki:
(İnsan,
kendisinin ve her şeyin yaratıcısını tanımaya elverişli olarak,
yaratılmıştır. Yaratıcısına ibadet etmek ve Ona yaklaşmak arzusu, her
insanda vardır. Fakat böyle elverişli olmanın ve bu isteğin kıymeti
yoktur. Çünkü, nefs, şeytan ve kötü arkadaş, insanı aldatarak [yaratana
ve kıyamete inanmayan birer dinsiz veya] müşrik yaparlar. Müşrik, Allahü
teâlâya yaklaşamaz. Onu tanıyamaz. Şirkten uzaklaşıp, tevhide sarılarak
hasıl olan tanımak, kıymetlidir. Bunun alameti, peygamberlere ve
kitaplarına inanmak ve bunlara uymaktır. İnsan, Allahü teâlâya ancak
böyle yaklaşabilir.)
Zâriyat suresinin, (İnsanları ve cinni, bana ibadet etmeleri için yarattım)
mealindeki 56. âyet-i kerimesindeki (ibadet etmeleri için) ifadesi,
(beni tanımaları için) demektir. Yani, Allahü teâlâyı tanımak, inanmak
için yaratıldık. Hadis-i kudside, (Tanınmak için her şeyi yarattım) buyurması, (Onların beni tanımakla şereflenmesi için) demektir.
Peygamber efendimiz, ilmin inceliklerini soran bedeviye, (İlmin başını öğrendin mi?) diye sordu. O da, (İlmin başı ne ki?) dedi. Bedeviye, (İlmin
başı, Allah’ı tanımaktır. Bu da Onun; misli, benzeri, zıddı, dengi, eşi
olmadığını, vâhid, evvel, ahir, zâhir ve bâtın olduğunu bilmektir) buyurdu.
Huzura kavuşmak için
Yalnız
maddiyata inanan kimselerin çok defa dertlerine çare bulamadıklarını,
intihara kadar gittiklerini görüyor ve okuyoruz. Yalnız maddeye inanan
kimseler, çok kereler dertlerine çare bulamayıp, ümitsizliğe
kapılmaktadır. Bu, onların ruhlarının boş kalmasından ileri gelmektedir.
İnsanın ruhu da, bedeni gibi gıdaya muhtaçtır. Bu da, ancak iman
etmekle mümkündür ve Allahü teâlânın yolunu ancak din gösterir. Allahü
teâlâyı inkâr edenler bile, muhakkak bir gün bu ihtiyacı duyarlar.
Ünlü
Rus yazarı Soljenitsin, Amerika’ya yerleştiği zaman, kendisinin büyük
sıkıntılardan, ruhi bunalımlardan kurtulacağını zannetmişti. Bir gün bir
üniversitede Amerika gençlerini başına toplayarak onlara şöyle hitap
etmişti:
(Ben buraya gelince, çok bahtiyar olacağımı sanmıştım.
Ne yazık ki, burada da büyük bir boşluk hissediyorum. Çünkü siz, artık
maddenin esiri olmuşsunuz. Evet, burada hürriyet var, herkes istediğini
yapıyor; fakat ancak maddeye önem veriyor. Ruhları bomboş. Hâlbuki
insanı hakiki insan yapan, onun tekâmül etmiş [gelişmiş], temizlenmiş
ruhudur. Size tavsiyem şudur: Ruhunuzu geliştirmeye, güzelleştirmeye
bakın! Ancak o zaman, ülkenizde bulunan ve sizi de üzen çirkinlikler yok
olmaya başlar. Dine önem verin! Din, insan ruhunun gıdasıdır. Dinine
bağlı insanlar, her işte sizin en büyük yardımcınız olacaktır; çünkü
onları Allah korkusu doğru yoldan ayırmaz. Sizin en büyük güvenlik
teşkilatınız bile, herkesi gece gündüz kontrol edemez. İnsanları
kötülükten alıkoyan polis gibi, onların duyduğu Allah korkusudur.)
Sual: İnsanlar niçin Allah’a inanmak ihtiyacı duyarlar?
CEVAP
Bazı
felsefeciler (İnsanda tapma ihtiyacı vardır. Bunun için de, ateşe,
güneşe, puta tapanlar olmuştur) diyorlar. İşin aslı ise şöyle:
Allahü
teâlâ, insana, iyiyi kötüden, hakkı bâtıldan ayırması için akıl
vermiştir. Akıl, bir şeyin kendiliğinden olduğunu kabul etmez. Her şeyi
bir sebebe bağlar. İnsanın ve insandaki organların ve tabiattaki düzenin
yerli yerince yaratılmasını tesadüf olarak kabul edemez. Bunun gibi
tabiatta bulunan canlı cansız her şeyin, bir yaratıcı tarafından
yaratıldığını ister istemez kabul eder.
İnsanın kendi başına
Allah’ı tanıması zor, hatta imkânsızdır. Tarih boyunca, Allahü teâlânın
gönderdiği bir rehber olmadan, insan; kendisini yaratan büyük kudret
sahibinin var olduğunu, aklı ile anladı. Fakat Ona giden yolu bulamadı.
İnsanlar,
yaratıcıyı önce etraflarında aradı. Kendilerine en büyük faydası olan
güneşi, yaratıcı sanıp, ona tapmaya başladılar. Sonra büyük tabiat
güçlerini, fırtınayı, ateşi, kabaran denizi, yanardağları ve
benzerlerini gördükçe, bunları yaratıcının yardımcıları zannettiler.
Herbiri için bir suret, alamet yapmaya kalktılar. Bundan da putlar
doğdu. Böylece, çeşitli putlar çıktı. Bunların gazabından korktular ve
onlara kurbanlar kestiler. Hatta, insanları bile bu putlara kurban
ettiler. Her yeni olay karşısında, putların miktarı da arttı.
İslamiyet’in başında Kâbe’de 360 put vardı.
Kısacası insan; Bir,
ezeli ve ebedi olan Allahü teâlâyı kendi başına bir türlü tanıyamadı.
Bugün bile güneşe ve ateşe tapanlar vardır. Bunlara şaşmamalı! Çünkü
rehbersiz karanlıkta doğru yol bulunamaz.
Kur’an-ı kerimde, (Biz, peygamber göndermeden önce azap yapıcı değiliz) buyuruldu.(İsra 15)
Allahü
teâlâ; kullarına verdiği akıl ve düşünme kuvvetinin nasıl
kullanılacağını onlara öğretmek, kendi birliğini onlara tanıtmak ve iyi
işleri kötü, zararlı işlerden ayırmak için, dünyaya peygamberler
gönderdi. Peygamberler en büyük rehberlerdir. Ruh-ul beyan’da, Zümer suresinin, (Allah’tan başkasını dost edinenler, “Biz bunlara bizi Allah’a yaklaştırmaları için, bize şefaat etmeleri için tapınıyoruz” derler) mealindeki 3. âyetinin tefsirinde deniyor ki:
(İnsan,
kendisinin ve her şeyin yaratıcısını tanımaya elverişli olarak,
yaratılmıştır. Yaratıcısına ibadet etmek ve Ona yaklaşmak arzusu, her
insanda vardır. Fakat böyle elverişli olmanın ve bu isteğin kıymeti
yoktur. Çünkü, nefs, şeytan ve kötü arkadaş, insanı aldatarak [yaratana
ve kıyamete inanmayan birer dinsiz veya] müşrik yaparlar. Müşrik, Allahü
teâlâya yaklaşamaz. Onu tanıyamaz. Şirkten uzaklaşıp, tevhide sarılarak
hasıl olan tanımak, kıymetlidir. Bunun alameti, peygamberlere ve
kitaplarına inanmak ve bunlara uymaktır. İnsan, Allahü teâlâya ancak
böyle yaklaşabilir.)
Zâriyat suresinin, (İnsanları ve cinni, bana ibadet etmeleri için yarattım)
mealindeki 56. âyet-i kerimesindeki (ibadet etmeleri için) ifadesi,
(beni tanımaları için) demektir. Yani, Allahü teâlâyı tanımak, inanmak
için yaratıldık. Hadis-i kudside, (Tanınmak için her şeyi yarattım) buyurması, (Onların beni tanımakla şereflenmesi için) demektir.
Peygamber efendimiz, ilmin inceliklerini soran bedeviye, (İlmin başını öğrendin mi?) diye sordu. O da, (İlmin başı ne ki?) dedi. Bedeviye, (İlmin
başı, Allah’ı tanımaktır. Bu da Onun; misli, benzeri, zıddı, dengi, eşi
olmadığını, vâhid, evvel, ahir, zâhir ve bâtın olduğunu bilmektir) buyurdu.
Huzura kavuşmak için
Yalnız
maddiyata inanan kimselerin çok defa dertlerine çare bulamadıklarını,
intihara kadar gittiklerini görüyor ve okuyoruz. Yalnız maddeye inanan
kimseler, çok kereler dertlerine çare bulamayıp, ümitsizliğe
kapılmaktadır. Bu, onların ruhlarının boş kalmasından ileri gelmektedir.
İnsanın ruhu da, bedeni gibi gıdaya muhtaçtır. Bu da, ancak iman
etmekle mümkündür ve Allahü teâlânın yolunu ancak din gösterir. Allahü
teâlâyı inkâr edenler bile, muhakkak bir gün bu ihtiyacı duyarlar.
Ünlü
Rus yazarı Soljenitsin, Amerika’ya yerleştiği zaman, kendisinin büyük
sıkıntılardan, ruhi bunalımlardan kurtulacağını zannetmişti. Bir gün bir
üniversitede Amerika gençlerini başına toplayarak onlara şöyle hitap
etmişti:
(Ben buraya gelince, çok bahtiyar olacağımı sanmıştım.
Ne yazık ki, burada da büyük bir boşluk hissediyorum. Çünkü siz, artık
maddenin esiri olmuşsunuz. Evet, burada hürriyet var, herkes istediğini
yapıyor; fakat ancak maddeye önem veriyor. Ruhları bomboş. Hâlbuki
insanı hakiki insan yapan, onun tekâmül etmiş [gelişmiş], temizlenmiş
ruhudur. Size tavsiyem şudur: Ruhunuzu geliştirmeye, güzelleştirmeye
bakın! Ancak o zaman, ülkenizde bulunan ve sizi de üzen çirkinlikler yok
olmaya başlar. Dine önem verin! Din, insan ruhunun gıdasıdır. Dinine
bağlı insanlar, her işte sizin en büyük yardımcınız olacaktır; çünkü
onları Allah korkusu doğru yoldan ayırmaz. Sizin en büyük güvenlik
teşkilatınız bile, herkesi gece gündüz kontrol edemez. İnsanları
kötülükten alıkoyan polis gibi, onların duyduğu Allah korkusudur.)
https://uydudreambox.swedishforum.net :: DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ :: Dinimiz Islam :: Doğru iman bilgileri
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Ekim 06, 2019 11:10 am tarafından turk9999
» DreamBox Kullanıcılarına özel FLASHWIZARD 7.02 Türkçe
C.tesi Eyl. 17, 2016 8:48 am tarafından turnurbil
» E2 Setting 7,13,19,42
Paz Kas. 01, 2015 10:04 am tarafından codegen
» Redline Aradiginiz hersey tek link Her zaman guncel Arkadaslar
C.tesi Eyl. 26, 2015 5:57 am tarafından UCANKUS004
» Çökmüş Dreambox DM 500S Kurtarma
Salı Eyl. 22, 2015 12:43 pm tarafından yavoth
» DM800HD Clone Patched Images (Sim 2.01 SSL#84D OE2.0)
Perş. Tem. 02, 2015 2:38 pm tarafından Admin
» All Files in Our Enigma2 Addons
Çarş. Tem. 01, 2015 10:55 pm tarafından ttys
» E2 - Dreamboxedit_setup 5.1.1.1 ile İP TV eklemek
Paz Mart 22, 2015 1:48 am tarafından AHMCEL
» Ace Stream Media 3.0.3 programı ve paylaşım bölümü
Perş. Mart 05, 2015 1:59 pm tarafından Admin