https://uydudreambox.swedishforum.net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
En son konular
» Canli MAc Izleme linki
HABEŞİSTAN HİCRETİ EmptyPaz Ekim 06, 2019 11:10 am tarafından turk9999

» DreamBox Kullanıcılarına özel FLASHWIZARD 7.02 Türkçe
HABEŞİSTAN HİCRETİ EmptyC.tesi Eyl. 17, 2016 8:48 am tarafından turnurbil

» E2 Setting 7,13,19,42
HABEŞİSTAN HİCRETİ EmptyPaz Kas. 01, 2015 10:04 am tarafından codegen

» Redline Aradiginiz hersey tek link Her zaman guncel Arkadaslar
HABEŞİSTAN HİCRETİ EmptyC.tesi Eyl. 26, 2015 5:57 am tarafından UCANKUS004

» Çökmüş Dreambox DM 500S Kurtarma
HABEŞİSTAN HİCRETİ EmptySalı Eyl. 22, 2015 12:43 pm tarafından yavoth

» DM800HD Clone Patched Images (Sim 2.01 SSL#84D OE2.0)
HABEŞİSTAN HİCRETİ EmptyPerş. Tem. 02, 2015 2:38 pm tarafından Admin

» All Files in Our Enigma2 Addons
HABEŞİSTAN HİCRETİ EmptyÇarş. Tem. 01, 2015 10:55 pm tarafından ttys

» E2 - Dreamboxedit_setup 5.1.1.1 ile İP TV eklemek
HABEŞİSTAN HİCRETİ EmptyPaz Mart 22, 2015 1:48 am tarafından AHMCEL

» Ace Stream Media 3.0.3 programı ve paylaşım bölümü
HABEŞİSTAN HİCRETİ EmptyPerş. Mart 05, 2015 1:59 pm tarafından Admin

Similar topics
    Arama
     
     

    Sonuç :
     


    Rechercher çıkıntı araştırma

    Haber

    Html Kodları
    http://www.btgroup.com.tr/tr/
    Canli Radyo

    Fbml Kodları

    http://www.btgroup.com.tr/tr/
    Nisan 2024
    PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
    1234567
    891011121314
    15161718192021
    22232425262728
    2930     

    Takvim Takvim


    HABEŞİSTAN HİCRETİ

    Aşağa gitmek

    HABEŞİSTAN HİCRETİ Empty HABEŞİSTAN HİCRETİ

    Mesaj tarafından Admin Salı Kas. 15, 2011 9:33 am


    Müslümanların Mekke müşriklerinin zulmünden kurtularak İslâm'ın
    öngördüğü biçimde özgürce yaşayabilmek amacıyla Habeşistan'a yaptıkları
    göç. Müslümanlar, ilki Hz. Muhammed'in peygamberlikle
    görevlendirilişinin beşinci yılında (614), ikincisi de altınca yılın
    (615) başlarında olmak üzere iki defa hicret ettiler. Bu hicretler
    birinci Habeşistan hicreti ve ikinci Habeşistan hicreti olarak
    adlandırılır.

    Kur'an'da hicret, cihaddan sonra en önemli eylem olarak değerlendirilir.
    Bunun nedeni açıktır. Bir mümin için en önemli şey imanı ve imanının
    gereklerini yerine getirerek Allah'ın rızasını kazanmaktır. Gerçek bir
    mümin kendi ülkesinde, yaşadığı çevrede bu amacına ulaşamıyorsa,
    yurdunun, işinin-gücünün, malının mülkünün, akraba ve dostlarının hiçbir
    anlam ve önemi kalmaz. Bunlarla imanı arasında seçim yapmak zorunda
    kalan insan, imanı seçiyorsa, ancak o zaman gerçek bir mümindir. Bu
    nedenle Mekke'de, müminler müşriklerin baskı ve işkenceleri yüzünden
    böyle bir seçim yapma noktasına doğru gelince, Kur'an onları, hicretin
    anlam ve önemini bildiren ayetlerle muhtemel bir hicrete hazırlamaya
    başladı. Bu konudaki bir ayette, "De ki: Ey iman eden kullarım,
    Rabbinizden korkun. Bu dünya hayatında güzel davrananlara güzellik var.
    Allah'ın arzı geniştir. Ancak, sabredenlere mükafatları hesapsız
    ödenecektir" (ez-Zümer, 39/10) buyrularak bir hicretin gerekebileceği
    ima edilir. "Kendilerine zulmedildikten sonra Allah uğrunda hicret
    edenleri dünyada güzelce yerleştireceğiz; ahiret mükafatı ise daha
    büyüktür" (en-Nahl,16/41), ayeti ise müminleri hicrete açıkça teşvik
    eder.

    Kur'an, bir yandan müminleri hicrete hazırlarken, diğer yandan da
    hristiyanlık ve Hz. İsa hakkında gerekli bilgilerle donatıyordu.
    Habeşistan hicretinin hemen öncesinde gelen Meryem suresi, müminleri bu
    konuda yeterince bilgilendirdi. Ayrıca, müminlere hristiyanlarla nasıl
    mücadele etmeleri gerektiği öğretildi: "İçlerinden zulmedenleri hariç,
    kitap ehliyle ancak en güzel tarzda mücadele edin ve deyin ki; "Bize
    indirilene de, size indirilene de inandık. İlâhımız ve ilâhınız birdir,
    biz de O'na teslim olanlarız" (el-Ankebût, 29/46). Bu hazırlama ve
    bilgilendirmeden sonra, müminlerin hicreti bilfiil gerçekleştirmeleri
    yönünde açık işaretler taşıyan şu ayetler geldi: " Ey inanan kullarım,
    benim arzım geniştir, bana kulluk edin. Her can ölümü tadacaktır. Sonra
    bize döndürüleceksiniz. İnanıp iyi işler yapanları cennette, altlarından
    ırmaklar akan yüksek odalara yerleştiririz; orada ebedî olarak
    kalırlar. Çalışanların ücreti ne güzeldir. Onlar ki sabredenler ve
    Rabblerine tevekkül ederler. Nice canlı var ki rızkını taşıyamaz; onları
    da, sizi de Allah besler. O işitendir, bilendir" (el-Ankebût,
    29/56-60). Ankebût suresi, çoğu müfessire göre Habeşistan hicretinden
    çok sonra, Medine'ye hicretten hemen önce inmiştir. Ancak merhum
    Mevdûdî, yaptığı tahkikle surenin Habeşistan hicretinden önce indiği
    sonucuna varır. Ona göre önceki müfessirleri surenin hicretle ilgili
    ayetleri yanıltmış, yanlış değerlendirmelerine neden olmuştur. Daha önce
    merhum Derveze de aynı sonuca ulaşmış olmalı ki, Türkçe'ye "Kur'an'a
    Göre Hz. Muhammed'in Hayatı" adıyla çevrilen eserinde andığımız
    ayetlerin Habeşistan hicretinin gerçekleştirilmesine işaret eden bir
    anlam taşıdıklarını belirtir (II, 233).

    Andığımız son ayetler indiği sırada artık hicret zamanı gelmişti. Çünkü
    müşriklerin zulümleri, baskı ve işkenceleri dayanılmaz bir hadde
    ulaşmıştı. Hz. Peygamber, müminlerin Habeşistan'a hicret etmelerini
    buyurdu. Rivayetler, hicret yurdu olarak Habeşistan'ın seçilmesinin
    nedenini, Necâşî'nin zulme rıza göstermeyen, adil bir insan olmasına
    bağlar. Buna ilâve olarak sıkı ticaret ilişkileri nedeniyle
    tanınmasının, halkının ilâhî kaynaklı bir inanca (Hristiyanlık) sahip
    olmasının ve son olarak İslâm'ın orada yayılma imkânının bulunmasının da
    seçimi etkilediği söylenebilir.

    Hz. Peygamber'in tavsiyesi üzerine bir grup mümin Mekke'den ayrılarak
    Habeşistan'a göçtü. Nübüvvetin beşinci yılının (614) Receb ayında
    gerçekleşen ilk bu hicrete en çok kabul gören rivayete göre onbiri
    erkek, dördü kadın olmak üzere toplam onbeş kişi katıldı. Bunlar
    arasında Hz. Osman b. Affân, Zübeyr b. Avvâm, Abdurrahman b. Avf, Osman
    b. Maz'un, Mus'ab b. Umeyr, Ebû Seleme b. Abdu'l-Esed gibi önde gelen
    sahabîler de bulunuyordu. Bu ilk muhâcirler Habeşistan'da son derece iyi
    karşılandılar. Kendi ifadeleriyle, dinlerini yaşama konusunda tam bir
    özgürlük ve güven içindeydiler. Allah'a istedikleri gibi ibadet
    ediyorlar ve kimse tarafından rahatsız edilmiyorlardı. Ne eziyet
    görüyor, ne de kötü laflar işitiyorlardı. Fakat iki ay sonra,
    müşriklerin müslüman oldukları yolunda yanlış bir haber nedeniyle
    Habeşistan'dan ayrılarak Mekke'ye döndüler. Mekke yakınlarına gelince
    gerçeği öğrendilerse de iş işten geçmişti. Çaresiz, herbiri bir kabîle
    reisinden emân alarak Mekke'ye girdiler.

    Habeşistan'dan dönen müminlerin büyük çoğunluğu kendi aileleri
    tarafından yeniden baskı altına alındı. Müşriklerin zulümleri de her
    geçen gün biraz daha şiddetlendi. Öte yandan ilk hicret, Habeşistan'ın
    müminler için güvenli bir yer olduğunu göstermişti. Bu nedenle Hz.
    Peygamber müminlere ikinci kez hicret izini verdi. Nübüvvetin altıncı
    yılı (615) başlarında, Ca'fer b. Ebî Tâlib'in önderliğinde
    gerçekleştirilen bu ikinci hicrete 18 ya da 19'u kadın olmak üzere
    toplam 101 ya da 103 müslüman katıldı. İlk muhâcirlerin hemen tümü,
    ikinci hicrette de yeraldı. İkinci hicret, Mekke'de tam bir matem havası
    estirdi. Çünkü Mekke'de en az bir ferdi hicrete katılmayan aile yok
    gibiydi. Bir ailenin oğlu gitmişse diğerinin damadı; birinin kardeşi
    gitmişse, diğerinin babası ya da amcası gitmişti.

    İkinci Habeşistan hicreti müşrik liderleri büyük bir telaşa düşürdü.
    Böylesine büyük bir kitle hâlinde gelen müslümanlar, son derece müsâit
    bir ülke olan Habeşistan'ın İslamlaşmasına neden olabilir, ya da en
    azından Hz. Peygamber'e güçlü bir müttefik kazandırabilirlerdi. Böyle
    muhtemel bir tehlikenin önüne geçmek için Kureyş'in iki ünlü diplomatı
    Amr b. El-Âs ile Abdullah b. Ebî Rabîa'yı Habeşistan Necâşî'sine elçi
    olarak göndermeyi kararlaştırdılar. Planlarına göre elçiler önce
    Necâşi'nin yakın çevresindekileri hediyeleriyle yanlarına çekecekler,
    daha sonra onların da yardımlarıyla. Necâşî'nin müslümanları Mekke'ye
    iade etmesini sağlayacaklardı. Fakat sonuç hiç de umdukları gibi olmadı.
    Gerçi elçiler yakın çevresinin desteğini sağladılar ama, gerçekten adil
    bir insan olan Necâşi'yi bütün diplomatik oyunlarına rağmen zulümlerine
    ortak edemediler.

    Elçiler Necâşî ile görüşerek muhacir müslümanların birtakım beyinsiz
    gençler olduklarını, kendi dinlerini terkettiklerini fakat hristiyan da
    olmayarak yeni bir din icad ettiklerini, onları gözetmek amacıyla
    akrabalarının iade edilmelerini istediklerini söylediler. Necâşî,
    kendileriyle görüşmeden bir karar veremeyeceğini belirterek müslümanları
    yanına çağırttı; elçilerin taleplerini aktararak ne diyeceklerini
    sordu. Ca'fer b. Ebî Tâlib böyle bir talebe hakları olmadığını göstermek
    amacıyla elçilerden; kendilerinin köleleri, borçluları ya da kısas
    etmek istedikleri katiller olup olmadıklarının sorulmasını istedi.
    Amr'ın sorulara olumsuz cevap vermesi üzerine, ne hakla iade talebinde
    bulunulduğunu öğrenmek istedi. Amr'ın daha önceki sözlerini tekrarlaması
    ve Necâşî'nin İslâm hakkında bilgi istemesi üzerine Hz. Ca'fer ünlü
    konuşmasını yaptı.

    Ca'fer b. Ebî Tâlib, İslâm öncesi durumları ile Hz. Peygamber ve İslâm
    hakkında kısaca bilgi verdiği bu konuşmasında şunları söyledi: "Ey
    Hükümdar, biz, cahil bir kavim idik. Putlara tapardık. Ölü eti yerdik.
    Her kötülüğü işlerdik. Akrabamızla ilgilenmez, ilgimizi keserdik.
    Komşularımıza iyi davranmaz, kötülük yapardık. İçimizden güçlü olanlar
    zayıf olanları yer, ezerdi. Yüce Allah bize kendimizden, soyunu sopunu,
    doğru sözlülüğünü, eminliğini, iffet ve nezâhetini bildiğimiz bir
    peygamber gönderinceye kadar biz hep bu durum ve tutumda idik. O
    peygamber, bizim ve babalarımızın Allah'tan başka tapına geldiğimiz
    taştan vesâireden yapılmış putları bırakarak Allah'ın birliğine inanmaya
    ve yalnız O'na ibadet etmeye bizi davet etti. Doğru söylemeyi, emaneti
    sahibine vermeyi, akraba ile ilgilenmeyi, komşularımızla iyi geçinmeyi,
    haramlardan, kan dökmekten vazgeçmeyi bize emretti. Bizi her türlü
    çirkin, yüz kızartıcı söz ve işlerden, yalan söylemekten, yetim malı
    yemekten, iffetli kadınlara dil uzatmak ve iftira etmekten men ve
    nehyetti. Kendisine hiçbir şeyi eş, ortak koşmaksızın yalnız Allah'a
    ibadet etmemizi bize emretti. Ve yine bize namazı, zekâtı, orucu de
    emretti. Biz ona inandık ve kendisini tasdik edip doğruladık. Onun Allah
    tarafından getirdiklerine göre kendisine tabi olduk. Hiçbir şeyi eş,
    ortak koşmaksızın yalnız Allah'a ibadet ettik. Onun bize haram kıldığı
    şeyi haram, helâl kıldığı şeyi helâl bildik. Fakat kavmimiz üzerimize
    yürüyüp bizi yüce Allah'a ibadetten vazgeçirerek putlara taptırmak,
    dinimizden döndürmek, öteden beri serbestçe işleyegeldiğimiz kötülükleri
    tekrar işletmek için türlü işkencelere uğrattılar. Onlar bize galebe
    çalıp zulüm ve tazyikleri altında ezmeye başladıkları, dinimizle aramıza
    girdikleri zaman, senin ülkene çıkmak, sığınmak zorunda kaldık. Seni
    başkalarına tercih ettik. Senin himayene can attık. Ey Hükümdar, bir,
    senin yanında hiçbir zulme ve haksızlığa uğramayacağımızı umuyoruz" (M.
    Asım Köksal, İslâm Tarih,i, Mekke Dönemi, IV. 191-192; bk. İbn Hişâm,
    es-Sire, I, 356-362; Taberî Tarih, II, 225).

    Konuşmayı dikkatle dinleyen Necâşî, yanlarında Kur'an'dan bir bölüm
    bulunup bulunmadığım sordu. Bunun üzerine Ca'fer, hicretlerinden hemen
    önce nazil olan Meryem Suresinin ilk otuzbeş ayetini okudu. Rivayetlere
    göre, ayetleri gözyaşları içinde dinleyen Necâşî, bunların Hz. Musa ve
    İsa'nın getirdikleriyle aynı kaynaktan geldiğini tasdik ederek, elçilere
    müminleri teslim etmeyeceğini bildirdi. Amr'ın, müslümanların Hz. İsa
    hakkında çok kötü sözler kullandıklarını söyleyerek Necâşî'nin kararını
    değiştirme çabası da Ca'fer'in, "O, Allah'ın kulu, resulu, ruhu ve
    O'nun, dünyadan ve erden geçerek Allah'a bağlanmış bir bakire olan
    Meryem'e ilka ettiği kelimesidir" şeklindeki cevabıyla yalnızca
    Necâşî'nin bu konudaki gerçeği kavramasına yaradı.

    Habeşistan muhacirleri uzun yıllar hayatlarını burada huzur ve güven
    içinde sürdürdüler. Bu süre içinde başta Necâşî olmak üzere birçok
    kişinin müslüman olmasına vesile oldular. Bunların bir bölümü, Hz.
    Peygamber'in Medine'ye hicretinden önce Mekke'ye geri döndü. Başta
    Ca'fer b. Ebî Tâlib olmak üzere büyük bölümü ise Hicret'ten sonra,
    Hayber'in fethi (H. 7/628) sırasında Medine'ye gelerek müslümanlara
    katıldı.

    HABEŞ ÜLKESINE ILK HICRETIN TARIHI VE ORAYA ILK HICRET EDENLER:

    Nübüvvet'in beşinci yılında, Receb ayında

    1) Hz. Osman b. Affan, b. Ebil'As, b. Ümeyye

    2) Hz. Osman'ın zevcesi Hz. Rukayya bint-i Resulüllah

    3) Ebu– Huzeyfe b. Utbe, b. Rebia, b. Abd. Şems

    4) Ebu– Huzeyfe'nin zevcesi Sehle bint-i Suheyl, b. Amr

    5) Zubeyr b. Avvam, b. Huveylid, b. Esed

    6) Mus'ab b. Umeyr, b. Haşim, b. Abd. Menaf, b. Abduddar

    7) Abdurrahman b. Avf b. Abd. Avf, b. Abd, b. Haris, b. Zühre

    Cool Ebu– Seleme b. Abdul'esed, b.. Hilal, b. Abdullah, b. ömer, b.Mahzum

    9) Ebu Seleme'nin zevcesi ümmü Seleme bint-i Ebi Ümeyye, b. Mugire, b. Abdullah, b. ömer, b. Mahzum

    10) Osman b. Mazun, b. Habib, b. Vehb, b. Huzafe, b. Cumah

    11)Amir b. Rebia'el'Anzi

    12)Amir b. Rebia'nın zevcesi Leyla bint-i Ebi Hasme

    13) Eb– Sebre b. Ebu Rühm, b. Abdul'uzza'l'Amiri

    14) Ebu Sabre'nin zevcesi: ümmü Külsum bint-i Suheyl b. Amr

    I5) Hatıp b. Amr, b. Abd şems

    16) Süheyl b . Beyza

    17) Abdullah b. Mes'ud

    Dinlerinden döndürülmekten korkup dini bir vazife olarak , Kimi, yalnız
    başına, kimi, zevcesiyle,birlikte, Habeş ülkesine hicret etmek üzere
    kimi, binitli, kimisi de, yaya olarak.Mekke'den, gizlice yola çıktılar.
    Bu, İslam'da, ilk hicret idi.

    GARANİK HADİSESl VE İÇ YÜZÜ

    Resulullah Aleyhisselam bir gün Mekkede Kabe de Necm suresini okumağa
    başlayıp surenin ,son ve Secde ayeti olan 62. Ayetini okuduktan sonra,
    orada ,Secde etmiş,orada bulunan yanındaki arkasındaki
    herkes,Müslümanlar, Peygamberimize uyarak secde etmiş, cemeatten, secde
    etmeyen kimse kalmamıştır.Müşrikler, putlarının adını işittikleri
    için,putlarına, tazim maksadıyla secde etmişlerdi.Bu habesistandaki
    müslümanlara yanlis aksettirildi. Mekkeli Müsriklerin Müslüman olduklari
    zannedilerek bazi müslümanlar Habesistandan Mekkeye geri Dönmüslerdi.

    Admin
    Administrator

    Erkek Mesaj Sayısı : 2857
    Points : 6936
    Reputation : 7
    Kayıt tarihi : 03/05/11

    https://uydudreambox.swedishforum.net

    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Sayfa başına dön

    - Similar topics

     
    Bu forumun müsaadesi var:
    Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz