https://uydudreambox.swedishforum.net
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
En son konular
» Canli MAc Izleme linki
AKABE BEY'ATLARI EmptyPaz Ekim 06, 2019 11:10 am tarafından turk9999

» DreamBox Kullanıcılarına özel FLASHWIZARD 7.02 Türkçe
AKABE BEY'ATLARI EmptyC.tesi Eyl. 17, 2016 8:48 am tarafından turnurbil

» E2 Setting 7,13,19,42
AKABE BEY'ATLARI EmptyPaz Kas. 01, 2015 10:04 am tarafından codegen

» Redline Aradiginiz hersey tek link Her zaman guncel Arkadaslar
AKABE BEY'ATLARI EmptyC.tesi Eyl. 26, 2015 5:57 am tarafından UCANKUS004

» Çökmüş Dreambox DM 500S Kurtarma
AKABE BEY'ATLARI EmptySalı Eyl. 22, 2015 12:43 pm tarafından yavoth

» DM800HD Clone Patched Images (Sim 2.01 SSL#84D OE2.0)
AKABE BEY'ATLARI EmptyPerş. Tem. 02, 2015 2:38 pm tarafından Admin

» All Files in Our Enigma2 Addons
AKABE BEY'ATLARI EmptyÇarş. Tem. 01, 2015 10:55 pm tarafından ttys

» E2 - Dreamboxedit_setup 5.1.1.1 ile İP TV eklemek
AKABE BEY'ATLARI EmptyPaz Mart 22, 2015 1:48 am tarafından AHMCEL

» Ace Stream Media 3.0.3 programı ve paylaşım bölümü
AKABE BEY'ATLARI EmptyPerş. Mart 05, 2015 1:59 pm tarafından Admin

Similar topics
    Arama
     
     

    Sonuç :
     


    Rechercher çıkıntı araştırma

    Haber

    Html Kodları
    http://www.btgroup.com.tr/tr/
    Canli Radyo

    Fbml Kodları

    http://www.btgroup.com.tr/tr/
    Nisan 2024
    PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
    1234567
    891011121314
    15161718192021
    22232425262728
    2930     

    Takvim Takvim


    AKABE BEY'ATLARI

    Aşağa gitmek

    AKABE BEY'ATLARI Empty AKABE BEY'ATLARI

    Mesaj tarafından Admin Salı Kas. 15, 2011 9:32 am

    AKABE BEY'ATLARI

    Hz. Peygamber (s.a.s.)'in Medine'den gelip ilk müslüman olanlarla
    621-622 yıllarında Mekke'nin Akabe adı verilen mevkîinde yaptığı iki
    anlaşma ve ahidleşme.

    Mekke'ye üç km. kadar uzaklıkta bulunan Mina ile Mekke arasındaki bir
    mevkiye verilen Akabe adına bölgenin başka yerlerinde de
    rastlanmaktadır. Aynı adı taşıyan birçok yer bulunmasına rağmen Akabe
    denince ilk defa bu meşhur ahidleşme ve anlaşmaların yapıldığı mevkî
    hatıra gelmektedir.

    İslâm'ı çeşitli kabile ve gruplara anlatmağa çalışan Resulullah (s.a.s.)
    özellikle Hacc mevsiminde Mekke'ye gelen kabileler arasında dolaşıyor
    ve onlara bu yeni mesajı iletmeye uğraşıyordu. Bu hac mevsimlerinin
    birinde Yesrib (Medine)'den gelen ve bu şehirde yaşayan iki Arap
    kabilesinden biri olan Hazrec kabîlesine mensup bazı kimselerle
    karşılaşan Hz. Peygamber, onları İslâm'a davet etti. Peygamberliğinin
    onbirinci yılında onun bu çağrısına adı geçen kabileden altı kişi icabet
    edip, büyük bir samimiyetle bu yeni dine sarıldılar. Zira yıllardır
    Yesrib'teki diğer Arap kabilesiyle aralarında sürüp gitmekte olan Buas
    savaşlarından bezmiş olduklarından bu yeni dinin aralarında bir barış
    ortamı oluşturacağını ümit ediyorlardı. Yesrib'e geri döndüklerinde bu
    olaydan ve yeni dinlerinden kardeş kabîle Evs'e bahsedip onları da
    İslâm'a davet edeceklerine ve gelecek yıl yine Hacc mevsiminde aynı
    yerde Resulullah'la buluşacaklarına dair söz verip ayrıldılar

    Medine'de yaşayan bu iki kabîlenin dışında ayrıca üç Yahûdi kabîlesi
    daha bulunuyordu. Bunlar müşrik Arapları dinlerinden ve putperestlik
    anlayışlarından dolayı hep hor görüyorlardı. Yahûdiler ellerindeki
    Tevrat'a, ayrıca âlimlerinden ve atalarından işitip durduklarına göre
    yakında bu bölgede zuhur edecek bir peygambere iman edeceklerini ve bu
    peygamberin desteğiyle putperestliğe son vererek Arapları ortadan
    kaldıracaklarını söyleyip duruyorlardı. Yahûdilerin bu sözleri Yesrib'li
    Evs ve Hazrec kabilelerinin zihninde yer etmişti. Hz. Peygamber
    (s.a.s.) ile Akabe'de görüşünce, yahûdilerden önce davranıp bu
    peygamberin yanında yer almakta hiç tereddüt etmediler. Bu ilk müslüman
    Yesribliler Resulullah'a iman ederek şöyle dediler: "Kavmimiz çok zor
    günler yaşıyor, hiç iyi bir durumda değiliz. Yıllardır süren çatışmalar
    aramızda sonu gelmez bir anlaşmazlığa sebep oldu. Bu yeni dinin bizleri
    biraraya getireceğine ve bizleri barıştırıp kaynaştıracağına
    inanıyoruz." Gerçekten Yesribliler Buas savaşlarının artık son bulmasını
    istiyorlardı. Hz. Peygambere iman eden Hazrecliler şu kişilerden
    ibaretti: Es'ad b. Zurâre, Avf b. Hâris, Râfi' b. Mâlik, Ukbe b. Âmir,
    Kutba b. Âmir ve Câbir b. Abdullah b. Riab. Bunlardan ilk ikisi
    Neccaroğullarına mensup idi. (İbn Hişâm, Sîre, II, 70 vd.; İbn Sa'd,
    Tabakât, I, 217 vd.). İslâm'a gönül veren bu ilk Medineli müslümanlar
    memleketlerine geri dönerek bütün güçleriyle bu yeni dini tanıtmaya ve
    akrabalarının da iman etmelerini temine çalıştılar. Bu küçük grubun
    Yesribliler üzerinde büyük etkileri oldu. Evs ve Hazrec'ten bir çok
    kimse bunların aracılığıyla İslâm'a girdi. Özellikle Resulullah'ın
    dayılarından olan Neccaroğullarına mensup Es'ad b. Zurâre ile Avf b.
    Hâris müslümanlıklarını asla gizlemeksizin büyük bir gayretle insanları
    İslâm'a davet ettiler. Gerçekten İslâm akîdesi Yesrib de yıllardır süren
    savaşların sona ermesinde büyük bir etken oldu. Düşmanlıklar sona erdi
    ve insanlar Allah'ın rahmeti sâyesinde kısa zamanda kardeşler
    oluverdiler. Ertesi yıl yani peygamberliğin onikinci yılında yine Hacc
    mevsiminde Mekke'ye gelen Yesrib'li oniki kişi Akabe mevkiinde
    Resulullah (s.a.s.) ile geceleyin gizlice buluştular. Bunlardan altısı
    bir önceki yıl müslüman olan kişilerdi. Birinci Akabe Bey'atı adı
    verilen bu bey'atta bulunan sahâbelerden Ubâde b. es-Sâmit, hadiseyi
    söyle anlatır:

    "Refahta olduğu kadar sıkıntıda, sevinçte olduğu kadar üzüntüde de onu
    destekleyecek ve her konuda emirlerine itaat edeceğimize, Resulullah'ı
    kendi nefislerimizden aziz tutup, durum ne olursa olsun ona muhalefet
    etmeyeceğimize, Allah yolunda hiç bir kınayıcının kınamasından
    korkmayacağımıza, Allah'a asla şirk koşmayacağımıza, hırsızlık ve zina
    yapmayacağımıza, çocuklarımızı öldürmeyeceğimize, kendiliğimizden
    uyduracağımız yalan ve dolanlarla hiç kimseye iftirada
    bulunmayacağımıza, hiç bir hayırlı işte Resulullah'a muhalefet
    etmeyeceğimize dair bey'at ettik. Ayrıca bizden birinin verdiği sözünde
    durmasına karşılık onun ecir ve mükâfâtının Allah'a ait olduğuna ve ona
    Cennet nimetinin verileceğine; kim insanlık haliyle bunlardan birini
    işler de ondan dolayı dünyada cezaya çarptırılırsa bunun ona keffâret
    olacağına; kim de yine bunlardan birini işler de işlediği o suçu Allah
    açığa vurmazsa onun işinin Allah'a kalacağına; Allah'ın dilerse onu
    bağışlayıp dilerse azaba uğratacağına dair Resulullah'ın bize bildirdiği
    hususlara sadık kalacağımıza da söz verdik."

    Bu birinci Akabe Bey'atına katılan oniki kişiden altısı bir önceki yıl
    iman eden kimselerdi. Diğer altısı ise Muaz b. Hâris, Zekvân b. Kays,
    Ubâde b. es-Sâmit, Yezid b. Sa'lebe, Abbâs b. Ubâde ve Ebu'l-Heysem
    Mâlik b. Teyyihan idiler. Bazı kaynaklarda bir önceki yıl Resulullah ile
    tanışan altı kişiden biri olan Câbir b. Abdullah yerine Uveym b.
    Saide'nin birinci Akabe Bey'atında bulunduğu ifade edilir.

    Medineliler, hacdan geri dönerlerken, yanlarında, İslâm'ı öğretmek üzere
    Resulullah tarafından tayin edilen Mus'ab b. Umeyr'i götürdüler. Kısa
    surede Medine-i Münevvere'de İslâmiyet hızla yayıldı. Mus'ab b. Umeyr,
    Rasûlullah'ı Medine'deki her hareketten haberdar ediyordu. Kısa zamanda
    Evs ve Hazrec kabilesinin bütün evleri İslâm'ın nuruyla aydınlanmaya
    başladı. Artık Medine, bir İslâm devletinin doğuşuna hazır hâle
    gelmişti. Mus'ab b. Umeyr'in gayret ve etkisiyle Yesrib'in ileri
    gelenlerinden Sa'd b. Muaz ve Useyd b. Hudayr müslüman oldular. Bu iki
    büyük reisin İslâm'a girmesiyle İslâm, Medine'de bir hayli kabul gördü.
    Bunun üzerine Medineliler Hz. Peygamberi şehirlerine dâvet etmeye karar
    verdiler.

    Birinci Akabe Bey'atından bir yıl sonra Medineliler yeniden hac için
    Mekke'ye geldiler. İçlerinde ikisi kadın yetmiş beş müslüman vardı.
    Allah Resûlünün bu defa onlarla ilgi kurması İslâm'ın tebliğinden ibaret
    değildi. Çok önemli kararlar arifesindeydiler. Buluşma yeri yine Akabe
    mevkii oldu. Buluşma gizli yapılacak ve hiç kimseye haber
    sızdırılmayacaktı. Gece yarısına doğru, Medineliler, gayet tedbirli
    hareket ederek kararlaştırılan yerde toplandılar.

    Rasûl-i Ekrem Akabe'ye bu defa amcası Abbâs ile birlikte geldi. Abbâs
    henüz ya müslüman olmamış, yahut müslümanlığını gizliyor, ancak yeğenini
    himaye ediyordu. Böylesi bir toplantıda bulunmayı bir aile borcu kabul
    etmişti. Toplantıda ilk sözü Hz. Abbâs aldı:

    - Ey Hazrecliler, Muhammed (s.a.s.)'in aramızdaki mevkii bildiğiniz
    gibidir. Biz, onu düşmanlarından koruduk ve koruyacağız. Kendisi burada,
    ailesinin yanında, nezdimizde izzet ve ikrâm içindedir. Fakat sizinle
    bir andlaşma yapmak ve size katılmak istiyor. Ona verdiğiniz sözü
    tutmak, kendisine muhalefet edenlere karşı gelmek hususunda azminiz
    kuvvetli ve sağlam ise buna bir diyecek yoktur. Fakat onu ele verecek,
    yanınıza geldikten sonra yalnız başına bırakacaksanız, bunu şimdiden
    söyleyiniz ve onu kendi haline bırakınız.

    Medineli Müslümanların cevabı şöyle oldu:

    -Dediklerinizi dinledik. Ey Allah'ın resulü, siz söyleyin! Kendiniz
    adına, Allah adına istediğiniz andı bizden alınız. Biz hazırız.

    Resulullah Hz. Muhammed (s.a.s.) Kur'an-ı Kerim'den bazı ayetler okuduktan sonra şöyle buyurdular:

    "Kadınlarınızı ve çocuklarınızı nasıl koruyorsanız, beni de öylece korumak üzere size elimi veriyorum"

    Elini ilk uzatan, Berâ b. Ma'rur oldu. O, şöyle dedi:

    -Bey'at ettik ya Resulullah, seni Hak dinle gönderen Allah'a yemin
    ederiz ki kendimizi, çocuk ve hanımlarımızı koruduğumuz gibi seni de
    koruyacak ve savunacağız. Biz, zaten harp içinde yoğrulmuş kimseleriz.
    Zırha alışkınız. Bu, bize atalar mirasıdır.

    Bera'dan sonra söz alan Ebu'l Heysem de:

    - Ya Resulallah, dedi. Bizim yahudilerle bir takım bağlantılarımız
    vardır. Bu bağlantıları keseceğiz. Biz bunu yaptıktan sonra siz de
    Allah'ın inâyetiyle muvaffak olunca bizi bırakıp kendi kavminizin yanına
    döner misiniz?

    Resulullah (s.a.s.) gülümsediler ve dediler ki:

    "Kanım sizin kanınızdır. Siz bendensiniz, ben de sizdenim. Kiminle
    dövüşürseniz" ben sizin yanınızdayım. Kiminle barış yaparsanız, ben de
    onunla barış yaparım. "

    Resulullah (s.a.s.)'in bu sözlerini duyan herkes, bey'at etmek üzere
    elini uzatıyordu. Bu sırada Abbâs b. Ubâde ortaya atılarak şunu söyledi:

    -Hazrecliler! Bu zata niçin bey'at ettiğinizi biliyor musunuz? Ona
    bey'atla insanların kırmızısına ve siyahına, yani Arap ve Arap olmayana
    karşı savaşa hazır olmayı kabul etmiş oluyorsunuz. Bir felâkete
    uğradığınız ve ulularınızın maktul düştüğünü gördüğünüz zaman onu yalnız
    başına bırakacaksanız şimdiden bırakınız. Bu, daha doğru olur. Yoksa
    dünyada ve ahirette rüsvay olursunuz. Fakat ona verdiğiniz sözü tutacak,
    malca felâkete uğramayı, büyüklerinizin ölümüyle karşılaşmayı göze
    alacaksanız, bunu yapınız. Çünkü dünya ve ahiret hayrı bundadır.

    Hepsi kabul ettiler ve sordular:

    - Ey Allah'ın Resulü, buna karşılık bize ne va'd ediyorsunuz?

    Resulullah:

    "Cennet" dedi.

    Bey'at kısa zamanda tamamlandı. Hepsi de darlıkta ve genişlikte her
    halükarda itaate, sözün ancak doğrusunu söylemeye ve Allah yolunda hiç
    bir kınayıcının kınamasından korkmamaya söz verdiler.

    Bey'attan sonra Resulullah (s.a.s.), Hazrec'den dokuz, Evs'den üç kişi
    olmak üzere on iki nakip seçtiler. Es'ad b. Zurâre de hepsinin başı ve
    emîri seçildi. Bunlardan her biri bir kabîlenin reisi idiler. Bunun
    anlamı, oniki kabilenin İslâmiyeti kabul etmesiydi.

    Bey'at gece karanlığında tenhada ve gizlilik içinde yapılmıştı. Fakat bey'atın bitiminde bir çığlık karanlığın perdesini yırttı:

    - Ey Kureyş, Muhammed ile atalarının dininden çıkanlar, sizinle döğüşmek için andlaşma yaptılar!..

    Fakat müslümanların artık kimseden çekindikleri yoktu. Bu sesi duyar duymaz Abbas b. Ubâde şöyle dedi:

    - Ya Resulallah, seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki istersen
    sabah olur olmaz kılıçlarımızı kınından sıyırır üzerlerine saldırırız.
    Resulullah (s.a.s.) ise şöyle buyurdular:

    "Hayır... Bize savaş izni daha verilmiş değildir. Şimdilik hepiniz yerlerinize dönünüz."

    İslâm'a teslim olup Resulullah'a tam anlamıyla bey'at eden bu ilk
    müslüman kitle için emre itaat mutlak idi. Akabe'deki bu toplantı
    dağıldı ve herkes yerine döndü. Sabah olunca Kureyşli müşrikler bu
    bey'attan haberdar olmuşlardı. Müşrikler bu anlaşmanın mahiyetini
    araştırmağa başladılar. Fakat henüz müslüman olmamış olan Yesribliler'in
    Hz. Peygamber ile anlaşmalarına bir türlü anlam veremiyorlardı. Mekkeli
    müşrikler bu gizli anlaşma hakkında bir bilgi alamadan Yesrib'li
    müslümanlar şehri terk etmişlerdi .

    İslâm Devleti'nin kurulmasında önemli bir dönüm noktası olan ikinci
    Akabe bey'atına, Resulullah'ın savaş ve barışta korunacağına dair
    prensiplerin tesbit edildiği ve kararların alındığı bir bey'at
    olmasından dolayı, "Bey'atü'l-Harb" adı verilir. İkinci Akabe
    bey'at'ının gerçekleşmesiyle İslâm tarihinde yeni bir dönem başlıyor ve o
    gün İslâm Devleti'nin temeli atılmış oluyordu.

    Admin
    Administrator

    Erkek Mesaj Sayısı : 2857
    Points : 6936
    Reputation : 7
    Kayıt tarihi : 03/05/11

    https://uydudreambox.swedishforum.net

    Sayfa başına dön Aşağa gitmek

    Sayfa başına dön

    - Similar topics

     
    Bu forumun müsaadesi var:
    Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz